Rönesans ve Erdem Anlayışı
Rönesans döneminin hümanizm akımında, Orta Çağ'da erdem (virtü) ideal insanın belirleyici özelliği olmuştur. Uomo virtüözü, erdemi sahiplenen kişilerin adıdır. Bu tanım, zaman içinde giderek çeşitlenen ve gölgelenen geniş bir ahlaki normlar kompleksini kapsıyordu.
Erdemin ne olduğu kavramı, bir yandan eski etik öğretilerine dayanıyor ve fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlardaki rasyonel öz-kısıtlama olarak yorumlanıyordu. Diğer yandan, uomo virtüözü - insanın ideal imgesi - zamanın ruhsal ve dünyasal ihtiyaçları, beden ve ruhun ayrılmazlığı hakkındaki fikirlerle yumuşatıldı. Bu nedenle, ideal insan, rasyonel ve aynı zamanda aktif bir insandı; çünkü her bireyin asıl görevi, faydalı bir aktivite ve bilgi için sürekli kendini geliştirme çabasıdır.
“Yeni” Dönem ve Erdem
Zamanla, erdemin tanımı değişti ve yeni biçimler aldı. Spinoza, erdemin, bir kişinin dış dünyaya getirebileceği fayda olduğunu savundu. Ancak Kant'ın öğretilerine göre, erdem ahlaklı ve kesin bir görevdir, fakat bir alışkanlık haline gelmez; sürekli bilinçli bir seçim gerektirir.
Ünlü diplomat, yazar ve politikacı Benjamin Franklin, otobiyografik kitabında başarılı bir kişi için bulunması gereken "on üç erdem" ilkesini tanımlamıştır:
-
Gösterişsizlik
-
Sakinlik
-
Ilımlılık
-
Adalet
-
Sıkı çalışma
-
Tasarruf
-
Sessizlik
-
Düzen
-
Samimiyet
-
Belirlenme
-
Temizlik
-
Perhiz
Bu liste, farklı kültürlerde daha da genişletilebilir. Örneğin, Almanya'da erdem anlayışı biraz daha detaylı şekilde tanımlanır.

0 Comments: