“Bir insan öldüğünde, sosyal medyada da mı ölür?”
“Peki ya dijital hatıralarımızın kaderine kim karar verir?”
Bugün bir yakınımızın vefat ettiğini öğrendiğimizde ilk refleksimiz, belki de onun sosyal medya hesabını açmak oluyor. Bir Instagram paylaşımı, bir tweet ya da bir YouTube videosu… Onu hâlâ "orada" hissediyoruz. Fakat bu "varlık" ne kadar sürmeli? Daha da önemlisi, kimin tasarrufunda olmalı?
👣 Dijital Ayak İzi Silinmez mi?
İnsan öldüğünde arkasında kalan şeyler artık yalnızca eşyalar veya belgeler değil. Artık:
-
Binlerce fotoğraf,
-
Kimi zaman paylaşılan sırlar,
-
Kimi zaman hiç yayımlanmamış taslaklar,
-
Şifrelenmiş dosyalar, mail arşivleri,
-
Ve sosyal medya hesapları da var.
Bu dijital kalıntılar, modern insanın “dijital mirası” olarak adlandırılıyor. Fakat dijital miras; fiziksel miras gibi açık kurallara tabi değil. Hukuki boşluklar ve etik ikilemlerle dolu.
⚖️ Kimin Hakkı Var?
Bir insan öldüğünde onun dijital verileri üzerinde şu sorular ortaya çıkıyor:
-
Ailesi, o hesaba erişmeli mi?
-
Peki ya arkadaşları? Dijital anıları paylaşabilir mi?
-
Ölen kişinin özel mesajlarına bakmak etik mi?
-
Vasiyetinde bu konudan hiç bahsetmediyse ne olacak?
Bugün çoğu ülkenin yasaları bu sorulara net cevap veremiyor. Facebook gibi bazı platformlar “anı hesabı” (memorial account) gibi çözümler sunsa da, ölüm sonrası dijital varlık yönetimi henüz oturmuş değil.
🧠 Etik Düşünceler: Saygı mı, Sansür mü?
Dijital miras meselesi yalnızca teknik veya hukuki bir problem değil. Aynı zamanda etik bir mesele.
-
Bir kişi öldükten sonra onun düşüncelerini silmek, onu "susturmak" anlamına mı gelir?
-
Ya da tam tersi: Onun iznini almadan paylaşımların görünür kalması, özel hayatına tecavüz mü sayılır?
Bu sorulara herkes aynı cevabı vermez. Çünkü ölüm sonrası mahremiyet algısı, kültürel değerlerle, inanç sistemleriyle, hatta kişilik yapısıyla iç içe geçmiştir.
🕯️ Dijital Yas Tutmak: Yeni Bir Ritüel mi?
Sosyal medya, yas tutma biçimimizi de dönüştürdü. Artık kayıplarımıza şu yollarla veda ediyoruz:
-
Profiline taziye mesajları yazmak,
-
Onunla çekilmiş videoları paylaşmak,
-
Hashtag’lerle anmak (#SeniUnutmayacağız),
-
Bir yapay zekâ aracıyla onun sesini veya görüntüsünü “yaşatmak”…
Bu durum kimi zaman "rahatsız edici", kimi zaman ise "iyileştirici" olabilir. Çünkü insanlar, dijitalde de olsa, bir veda alanı arıyorlar. Fakat bu veda, kimi zaman ölen kişinin rızası dışında gerçekleşiyor.
🚪Geleceğe Açılan Bir Kapı: Dijital Vasiyet
Bu sorunsalın çözümü için bazı uzmanlar dijital vasiyet kavramını öneriyor. Tıpkı fiziksel miras için olduğu gibi, dijital varlıkların da:
-
Kim tarafından silineceği,
-
Hangi dosyaların korunacağı,
-
Hangi içeriklerin paylaşılmasına izin verileceği
önceden belirlenebilir. Elbette bu uygulama yaygın değil. Hâlâ çok az insan, kendi dijital varlığını ölüm sonrası döneme hazırlıyor.
✍️ Son Söz: Dijital Sonsuzluk, Unutmayı Engeller mi?
İnsan zihni unutmaya programlıdır. Dijital dünya ise her şeyi hatırlamaya. Belki de bu yüzden ölümle barışmak artık daha zor. Çünkü sevdiğimiz kişi, her gün parmaklarımızın ucunda bir yerde “var gibi”.
Peki ya biz, kendi dijital mirasımız için ne yapıyoruz?
Bugün yaşarken bıraktıklarımız, yarın başka birinin vicdanına mı kalacak?
📌 Öneriler:
-
Dijital vasiyet hazırlamak için basit bir belge oluşturun.
-
Şifrelerinizi güvendiğiniz bir kişiye (veya bir şifre yöneticisine) bırakmayı düşünün.
-
Öldüğünüzde neyin korunmasını, neyin silinmesini istediğinizi yakınlarınıza ifade edin.

0 Comments: